23 Şubat 2011 Çarşamba

Bu bir mojito hikayesidir...

MALZEMELER..

Bacardi
Lime
Soda
Esmer şeker
Taze nane
Buz..

İyi bir mojito için;

KURAL 1:
 Lime, esmer şeker ve taze nane bir kapta ezilir.. Yavaş yavaş.. tatlar dengelenene kadar..Acele etmeden bu süre ne çok uzun tutulmalıdır ne çok kısa..
Bir mojitonun gerçek bir mojito olması için bu üç malzemenin birbirini anlaması ve sevmesi gerekir..

Bazıları üşenir hepsini birden blendera atar.
Acele eder. Olmaazz!
..
Bu üç tat,birbirlerine oldukça zıt tatlardır ve bir denge kurmaları gerekir yoksa bacardiniz mundar  olur.
İyi bir mojito için önce lime sakinleşmeli durulmalı ;)
Şekerle limeyi ezmek biraz sabır ve özveri ister..

Şekerin tadı ve nanenin ferahlığı limeden önce kendini hissettirmeli  ama asla bastırmamalıdır... Unutmayalım ki iyi bir mojitoyu mojito yapan şey biraz da nerden geldiğini anlamadığınız burukluğudur..

KURAL 2:
Şeker limenin ekşiliğini kırmadan nanenin tadı ortaya çıkmaz.
Eğer limenin ekşiliğini istenen ölçüde kırmazsanız lime naneyi aromasını salmadan öldürecektir.

Nanenin kokusunu almayan bacardi size mahremiyetini açmaz.

Ezme işleminden sonra bacardiyi eklersiniz...Nanenin kafası güzelleşmeye başlar...
 Şekerde bacardiden payını alınca size üstüne bir soda dokunuşu yapmak düşer..
Tüm malzemeler tat patlamasını soda onlara dokunduğunda yaşar..
En son olarak buzlar eklenir..

KURAL 3:
 Buzları çok küçük parçalara ayırmayın.Kolay erirler.Erimeleri mojitonuzun yoğunluğunu bozacaktır.
Şeker tamamen erimeden ,nane tadını kaybetmeden, soda asiditesini yitirmeden,limon kendini kaybetmeden buzları yetiştirmenizi öneririm.

Mojitonuz hazır.

SONUÇ:
Şeker,lime,nane uyumu mükemmel.Bacardi kanınızda kendini hissettirmeye başladı biliyorum.Keyfiniz yerinde ama mojito bitmek üzere...

Varolanlar:
Bacardinin kafası
Limenin ekşiliği
Sodanın midenizdeki hafifletici etkisi..

Geride kalanlar:
Pipetinizle " hey beni  dinleyin" dercesine dürttüğünüz buz parçaları
Buz parçalarının üzerine tutunmuş nane yaprakları ve şeker taneleri..

SÖZLÜK:

Bacardi__AŞK
Lime__AŞK ACISI
Soda__UMUT
Esmer şeker__TEBESSÜM,
Taze nane__HUZUR
Buz__HER SARHOŞ DÖNDÜĞÜN MOJİTO PARTİSİNDEN SONRA KAPISINI ÇALIP AĞLADIĞIN DOSTLAR:(OF NE UZUN TANIM OLDU )


18 Şubat 2011 Cuma

_Mel's Monologues_: Mel BOL TSHİRT& TAYT lı günler diler...

_Mel's Monologues_: Mel BOL TSHİRT& TAYT lı günler diler...: " Güzel güneşli bir gündür...Bir gece önceden anneye ' biraz boğazım acıyo yarın okula gitmiyim dinleniyim' diye ayar çekilir... Uyunur..."

Mel BOL TSHİRT& TAYT lı günler diler...

  Güzel güneşli bir gündür...
Bir gece önceden anneye " biraz boğazım acıyo yarın okula gitmiyim dinleniyim" diye ayar çekilir...
Uyunur uyunur uyunur...
Uyanılır...
Okula gidilmediği için bir gram vicdan azabı çekilmeden çay demlenir...
Ağır çekimde kahvaltı yapılır..Ağır çekimde miskinlik yapılır...
Evin içinde aylak aylak gezilir.
Ev ahalisi işte ya da okuldadır..Kısacası keyifler tıkırdar ve gün ağır çekimde geçer.
Olur böyle günler ben bu günlere; BOL TSHİRT & TAYT  günleri derim.. :)
Ne alaka diceksiniz...
Bol tişört günün rahatlığını, tayt ise esnekliğini ifade eder..
Bu günlerde kuralları siz belirlersiniz. Zaten herşey bi gece önce anneye raconu kesmenizle başlar bi largelık bi yalancılık...
Gün esnektir. Size,keyfinize ve kahyasına göre itinayla şekil alır...
Siz; malum uyanınca ayna karşısında yaratık gibi görünen iki makyajla bir ikonaya divaya dönüşen siz..Herşeyi hakeden siz. Kraliçe siz.Prenses siz.Ne kadar öpsede kurbağası bi türlü prense dönüşmeyen siz.
Sallayın kurbağayı prensi şimdi günün en güzeli siz.
Keyfiniz;nerde ne  isteyeceği belli olmayan anamaddesi ego olan organizma..
Kahya;genelde telefon rehberinde çeşitli noktalama işareti ile başa alınmış en yakın kız arkadaş , sevgili vs.
Hava çok güzel..
Ev kahve kokuyo..
Kapıyı birazdan en taze dedikodularla telefon rehberinin kralı çalacak..
Vicdan denen şey zaten uykuya kurban olsun..
Bugün keyifler tıkırdar.. Sefamm olsun..

Herkese BOL TSHİRT&TAYT'lı günlerr...

16 Şubat 2011 Çarşamba

ben bir şeye şahit oldum..

Ben bir şeye şahit oldum.
Doğa bir yerlerde birilerini saklar sizin için haberiniz yoktur..
Yaralarınızın üzerindeki kabukları nazikçe,canınızı yakmadan almaları için saklar onları belki de kim bilir..
Zamanında akıttığınız gözyaşlarını silmek için ona adresinizi verir...
Ama doğa bi yerlerde birilerini saklar sizin adınıza  ve ihtiyacınız oldugunda, dayanacak gücünüz kalmadığında,inancınızı kaybettiğiniz bir anda onu size gönderir.
Bu kimi zaman hiç tanımadığınız biridir uzaklardan gelir,kimi zaman tanıdığınız biridir yakınınızda bir yerlerde hep sizinledir..Siz ne kadar giderseniz gidin sizi asla terketmeyendir.
Siz her dokunus sizi incitecek zannedersiniz ama o tekrar güven verir...
Çatışmadan hırçınlıktan yorulmuşken ve yorulmaya ve yormaya alışmışken bir de bakmışsınız ki akışına bırakmışsınız herşeyi...
O gelir ve sizi sakinleştirir..
Doğruluğuna inandığınız bütün yanlışlar ruhunuzdan sıyrılıverir...
Ben cok güzel günlere şahit oldum herşeyden vazgeçtiğim  bir anda...
Kahve tadında günlere şahit oldum tahmin edemeyeceğim yoğunlukta...
Birine tekrar hiç düşünmeden koşarak sarılabildim mesela
Ufak kızgınlıklar solda sıfır kalabiliyor keyifli bir sohbetin yanında..
 Ben bir şeye sahit oldum...
Aşkın en tatlı hali yaşanıyor herşeyi oluruna bıraktığında...

4 Şubat 2011 Cuma

Su testisi su yolunda değil,ruhlarda kırılmış vicdanlar o suda boğulmuş..

Bizler ne kadar profesyoneliz kirlenmekte ve kirletmekte...
Kirletmek, bizleri kirlerimizden arındıracakmışcasına kirletiyoruz...
Bizler ne kadar basitiz aslında.. Bizler neler konusuyoruz, ne konusuyoruz?

Hiç farkında değiliz..

Bir insan öldü dün gece.. "İnsan" diyorum.. "Kadın" sıfatından,"anne" sıfatından,"birinin karısı" sıfatından önce bir insan öldü...

Öldü...

Nasıl biri olursa olsun,ne şekilde ölmüş olursa olsun bir insan öldü...

Öldü...

Tamam.

Türkiye'de bir kadını sadece bir insan olarak görmek, egolarınıza zarar verecek biliyorum ama bir insan öldü...

Hadi tamam dediğiniz gibi olsun bir "eş" öldü bir "anne" öldü...

Bir erkek hayat arkadaşını, bir bebek annesini kaybetti....

Ağzınızdan akıttığınız zehirler onların acılarını hafifletmiyor...

Ölümü duyduktan sonra yaptığım ilk yorum
"Belki ilk yapılması gereken sey ambulansı aramak olsaydı ölmeyecekti" oldu..
 Ölümden sonra yapılan ilk yorumlar ise "Bekar evinde ölmüş içkiliymiş evliymiş çocuğuda varmış"... oldu... Tamam size göre o insan ölümü haketmiş o zaman ne konusuyoruz ki...!!!!!????? Kanında uyuşturucu çıkmayınca bir cok insanın hayal kırıklığına uğradığına eminim...!!!??

Bir İNSAN ölüyor bir KADIN ölüyor bir CAN gidiyor ve konusulan şey " ardında bıraktığı erkeğin insan içine nasıl cıkacağı ". "cocuğa annesini nasıl anlatcakları" ..


Bu konuyu düşünmesi gereken insanlara,o insanları da acılarıyla basbasa bırakalım..

Acıları bizim zihnimizden ve kalplerimizden temiz.. Onları temiz bırakalım..

Sizin beyninizden bunlar gecerken;bir erkek belki hiçbirşey gecirmeden aklından sadece kaybettiği bir çift gülen göz için ağlıyor...

O gözyaslarını rahat bırakalım.. 

Kırılan su yolundaki su testisi mi,? yoksa vicdana, saygıya, gitmesi gereken yoldaki ruhumuz mu?

Bunu tartısalım.. 

Şu ağzımızdan kalemimizden dökülenler tüylerimi ürpertiyor iki gündür...
Lütfen elimize dilimize biraz sahip olalım...

Sizleri tabularınızla korkularınızla ne durumda olduğunu düşünmek bile istemediğim bilinçaltlarınızla ve vicdanınızla başbasa bırakalım...